Kayseri Kapuzbaşı Şelalelerinde bir gece kamp yaptıktan sonra sabah Aladağlar da bulunan Aksu kanyonundaki kar tünellerine ulaşmak için sekiz kişi hazırlanıp yola çıktık.
Yollarda araba denk gelirse otostop çekiyorduk gelmez ise yürümeye devam.Aksu Kanyonuna akşam üzeri geldiğimiz için kar tünellerine yarın sabah gitmeye karar verdik.Çadırları kurup odun topladık yemekten sonra ateşin etrafına matları serip sohbet etmeye başladık tek ışık kaynağı yıldızlar ve ateşti.Ateşin sıcağı insanın içini ısıtıyor onu izlemek sanki hipnoz ediyor bir ara kedi gibi kıvrılıp dalıp uyumuşum.Gecenin ilerleyen saatlerinde uykusu gelen çadıra geçti.Tulumun içine girip vadiden akan suyun sesini dinlemek huzur ve mutluluk veriyor bir süre sonra su sesi kulağa müzik sesi gibi geliyor hangi ara uyudum hangi ara sabah oldu bilmiyorum ama çok dinç hissediyordum bir şeyler atıştırdıktan sonra Kar tünellerine ulaşmak için kanyonun alt kısmından yukarıya doğru çıkmaya başladık.Akan su çok berrak ve temizdi sürekli suyla temas halindeydik.Yaklaşık bir saat sonra ilk kar tünelini gördük ama erimişti çok az bir kısmı kalmış biraz daha yukarıya doğru devam edince en büyük olan kar tünelini gördük ilk görüşte şaşkın şaşkın bakarak Ağustos ayında kar mı olur ? diyorsun.O muhteşem doğa eserinin içinden geçerken buzdan eriyerek yağmur gibi vücuduna değen sular hem serinletiyor hemde sana heyecan veriyor. Kışın vadi içerisine biriken karlar ilkbaharda yavaş yavaş erimeye başlıyor zeminden suyun oluşturduğu yol kar tabakasını alttan eriterek tünel şeklinde genişletiyor. Yerli halkın dediğine göre Eylül ve Ekim ayının sonuna kadar tünel yıkılmadan kalabiliyormuş.Tünelde vakit geçirdikten sonra dönmek için tekrar yola çıktık dönüşte akan suyun kayaların arasında oluşturduğu su birikintisini gördük çantaları çıkartıp yere koyduktan sonra hiç tereddüt etmeden suyun içine atladık ilk başta soğuk geliyor ama sonra alışıyorsun. Eğer bir su birikintisi bulduysanız tereddüt etmeyin unvanınızı ve kıyafetinizi geride bırakıp içine atlayın sizi çocukluğunuza götürecek.Kamp alanına geldiğimizde faaliyet bitmişti ve çadırları toplayıp yola çıktık.Kapuzbaşı Şelaleleri ne hafta içi araç trafiği çok az bu yüzden otostop çekerken hafta sonu denemek daha verimli oluyor.Aksu kanyonunda piknik yapan bir grup vardı onlara bizi bırakmaları için rica ettik onlarda '' sadece dört kişi götürebilirim'' dedi.Bizde dört kişilik grup halinde ayrıldık.Araç bizi Kapuzbaşı şelalesine yakın bir yer de bırakarak geri döndü.Şelale çıkışına gidip merkeze ulaşmak için tekrar otostop atmamız gerekiyordu.Çıkışa doğru giderken o bölgenin gençleri arabayla geçerken bize el hareketi çekti buda bizim arkadaşın zoruna gitti arabadaki çocukla sözlü tartışma başladı.Bizi yabancı olarak görünce buralar bizim sahiplik duygusuyla serserilik yaptı sonra arabayla çıkıp gittiler.Misafiri ağırlamak yerine yabancı olduğunu gördüklerinde saldıran bir toplum ne yazık ki hala var. Çıkış kapısına gelince otostop çekmeye başladık on dakika sonra karşıdan biri geliyordu elinde sopa kabadayı yürüyüşü yaparak yanımıza geldi.Gelen biraz önceki arabada bize el hareketi çeken çocuktu belli ki kendine yedirememiş illa bulaşmak istiyordu bizim arkadaşı gözüne kestirmiş kavga edecekti araya girip ayırdık ama sürekli sözlü tacizler devam ediyordu arkadaş alttan alıyordu çünkü araba o köyde biterse eve ulaşamayacaktık.Sonra köydeki arkadaşları arabayla geldiler çocuğun o bölgedeki sıkıntılı tiplerden olduğunu söyleyip zorla tekrar arabaya bindirip götürdüler.Bizde bir daha gelebilir diye tedbir amaçlı birkaç km ileriye yürüdük arabalar hep dolu geldiği için duran olmuyordu.Hepimizin karnı ağrımaya başladı herhalde suyun içince çok vakit geçirdiğimiz için olmalıydı,sinirli ve stresliydik.Geçen araba sayısı iyice azalmış ve hava kararmak üzereydi.Yarım saat kadar bekledikten sonra motor üzerinde yine o çocuk önümüzden geçti.Bende yeter artık bu kadar uğraştığımız deyip Jandarmayı arayarak durumu anlatıp bulunduğumuz yerin konumunu bildirdim.Çocuk motor ile bizim bulunduğumuz yerin biraz ilerisinden dönüp yine yanımıza geldi.Tekrar sözlü tartışmalar başladı hem o çocuğu hemde bizim arkadaşı sakinleştirmek kolay olmadı.Hava iyice kararmıştı ve çocuk bir anda agresif tavırlarından vazgeçip ailesindeki ve yaşadığı bölgedeki sorunlar yüzünden böyle davrandığını söyledi.Sonra özür dileyip bize yardım etmek istediğini araçla bizi bıraktıracağını söyledi tabi ilk başta güvenmesek de araç geçmediği için numarasını rehberime kaydettim.Sonra motoruna binip gitti.Bize bela olan kişi yüzünden araç trafiği bitmiş hava kararmış ve yolda kalmıştık.O gittikten hemen sonra Jandarma geldi. Bide komutana yaşadığımız şeyleri anlattık ama pekte yardımcı olmadı resmen bize suçlu muamelesi uyguladı ''Bu çantalar ne? Arabanız yok mu? Otostop ne? Burada ne arıyorsunuz?' ' Tarzı sorularla yol kenarında sorguya çekildik sonra bizim arkadaşı alıp köyde çocuğu aramaya gittiler.Artık araba geçse de gidemezdik.Bizim arkadaş köyde onu ararken numarasını aldığımızı söylemiş. Geri dönüp geldiklerinde komutan benden çocuğun numarasını istedi.İyi ki almışız o numarayı fakat olaylar asıl buradan sonra kötü hal alıyor.Ben o sinir stresle telefonumun tuş kilidi açıp bize musallat olan çocuğun numarasını değilde not defterimde kayıtlı başka bir numarayı verdim.Beyin artık nasıl yorulduysa siz düşünün.Komutan numarayı arayıp konuşunca '' telefondaki kişinin verdiği bilgilerle sizin bilgiler uyuşmuyor devletin memurunu meşgul etmekten hakkınızda işlem başlatacağım'' dedi.Kendimizi anlatıyoruz ama komutan hala ispatlayın bana diyordu.Sonra aklıma yanlış numara verdiğim geldi rehberdeki numarayı komutana verdik oda ''Eğer bu seferde yanlış olursa sizi alıp götürürüm karakola'' dedi.Komutan numarayı aradı konuştu bilgileri o çocukta doğruladı ve sonunda bize inanmış oldu.Bu seferde '' biz buraya kadar geldik tutanak tutmamız lazım'' dedi.Karakola götürülmekten yine kurtulamadık.Kendi arabalarında bir kişilik yer vardı biz dört kişi olduğumuz için üç kişi dışarıda kalıyordu sonra Jandarma da bizimle birlikte araba beklemeye başladı.Yoldan geçen nadir arabaları durdurup ehliyet ruhsat kontrolü yaptı.Büyük bir araç yanaştı komutan şoföre rica edip bizi karakola kadar götürmelerini istedi.Araç sahibi ilk başta tereddüt etse de arabaya aldılar.Olaylar tamda yılan hikayesine dönüştü.Karakola giderken arabanın arkasında yaşadıklarımızı düşünüp birbirimize bakıp gülüyorduk. Bizi mağdur eden çocuğu gidip evinden alıp işlem başlatmak yerine karakola götürülen biz olduk.Bir saat sonra karakola geldik komutan ''çantalarınızı dışarı bırakıp içeri gelin ''dedi. Karakola girdiğimizde kimliklerimizi alıp tutanak işlemlerini başlattılar.İki saatte karakolda sandalyede bekletildikten sonra tutanakları imzalayıp çantaları alıp karakoldan ayrıldık.
Karakoldan kurtuluş |
Saat 00:00 olmuş ama en azından o kadar yaşanan olaya rağmen Yahyalı ilçe merkezine gelmiştik.Gruptan iki arkadaş kendini kötü hissettiği için hastaneye gittik onlara serum verilirken bende diğer arkadaş ile beraber hastaneden dışarı çıkıp çadır kuracak yer aramaya başladık dışarıda kuvvetli rüzgar olduğu için çadır kuramadık.Cami aramaya başladık açık bir cami bulduk ve orada kalmaya karar verdik.Sonra geri dönüp arkadaşları hastaneden alıp yiyecek bir şeyler bulmak için dükkan aramaya başladık. Gece olduğu için her yer kapalıydı.Cadde üzerinde açık bir yer gördük bir şeyler atıştırdık ve camiye geçtik hepimiz yorgunduk matları serip sabah ezanına kadar camide yattık cemaat yavaş yavaş gelmeye başlayınca toparlandık ve caddeye çıkıp otostop çekerek Kayseri merkeze geldik.
Cami girişi |
Eve gelince benimde karnım ağrımaya başladı ve adım atacak halim yoktu şüphelenip hastaneye gittim tahlillerde kötü sonuç çıkmadı.Ekip evine döndüğünde bir yada iki hafta herkesin karnı ağrımış bizi hasta eden şey kanyondan içtiğimiz suymuş. Berrak ve temiz olmasına aldanıp içtik çünkü başka su kaynağımız yoktu.Doğa yürüyüşlerinde karşınıza çıkan tertemiz görünümlü berrak kaynak sularını direk içmek kötü sonuçlara neden olabiliyor.Şunu unutmamak gerekir ki su hayatın kaynağıdır ve her suyun içinde yaşayan bir takım organizmalar mevcuttur. Son derece berrak görünen derenin üst kısmında çürümüş bir hayvan leşi suyu kirletmiş olabilir.Vücut direnci kişiden kişiye büyük farklılık gösterdiği için konu doğadaki suları kullanmaya gelince net bir kural koymak, kesin bir yargıya varmak inanın imkansız.Doğal su kaynaklarını direk kullanmanın güvenli olduğu anlamına gelmez. En temiz görünen suyun bile içinde bir takım problemlere sebep olabilecek organizmalar bulunabilir. Bu sebeple doğa faaliyeti yapanlar sıkıntı çekmek istemiyor ise her zaman en güvenli yolu seçerek suyu arıtma yolunu seçmelilerdir.Üst üste o kadar olay yaşamış olsak bile kar tünellerini görmeye değerdi.
0 yorum:
Yorum Gönder