Bir Haftalık Heyecan Dolu Otostop

  Bir akşam evde otururken gezgin bir arkadaşım haydi otostop ile gezelim diye mesaj attı.Böyle teklifler geldiği zaman sanki içimden bir ses hazırla çantanı çık yola diyor maceraperest ruhumu bastıramıyorum.

  Tamam dedim haydi çıkalım yola, beraber rotamızdaki illeri sırasıyla seçtik Ankara, Karabük,Bolu,Eskişehir ve Kütahya idi.Buluşacağımız noktayı Ankara olarak belirledik. Arkadaşım benden üç gün önce Ankara'ya gitti.Üç gün sonra da çantamı alıp ben yola çıktım.Kayseri şehir çıkışına giderek otostop çekmeye başladım.Bir araba yanaştı ilçeye gidecekmiş yol ayrımına gidene kadar 25 km gittikten sonra indim.Tekrar otostop çekmeye başladım yarım saat sonra bir tır durdu bilin bakalım ne dedi.Ankara evet şansa bak tek atış olmasa da ona yakın bir şey oldu.Bir tır düşünün arkasına fazladan bir dorse daha eklemişler ve içi de dolu. Tırı artık ne kadar çok yüklediler ise yanımızdan geçen tur bisikletleri bizi geçiyor.Yollar yokuş yukarı olduğu zaman bu hız daha da düşüyor.Kırşehir çıkışına geldiğimiz zaman yanımıza yoldan geçen bir araba yanaştı tekeriniz yanıyor dedi.Tırı müsait yere çekip hemen aşağı indik.Arka tekerlerden biri kilitlenmiş sürtünme yüzünden lastikten dumanlar çıkıyordu.Yanabilir diye yangın tüpünü tekere sıktık dumanlar 15 dk sonra kesildi.Aslında tehlikeden kurtulmuştuk çünkü şoför tır kanepe ile yüklü olduğunu söyledi.Bu şekilde devam edemezdik sanayiye giderek tamirci aramaya başladık.Tamirciyi bulduk ama oda '' siz aracın yanına gidin ben geliyorum birazdan'' dedi.Yapacak bir şey yok tırın yanına geldik yola oturduk ustayı beklemeye başladık.Otururken düşünmeye başladım bırakıp da gidemezdim çünkü şoförün telefonu yoktu hemde adamı böyle mağdur bir şekilde bırakmak istemedim o kadar çok zaman kaybı yaşadım ki  Ankara dediği zaman şoför düşünmeden direk bindim keşke binmeseydim bile dedim. Tamirci yarım saat sonra geldi malzemeleriyle tekeri söktü. Kilitlenme nedeni teker göbeğindeki bilyeler dağıldığı içinmiş onları değiştirip yağladı.Yola devam etmek için tekrar tıra bindik.Yemek molası ve yolda teker yine aynı sorunu verir endişesi ile sürekli durup kontrol etmelerimiz de eklendiği zaman normalde 5 saat süren Kayseri-Ankara yolunu 10 saatte tamamladım.

Tekeri değiştirme çabaları

  Ankara'da bir gece kuzende kaldıktan sonra sabah arkadaş ile buluşarak Karabük'e geçtik birinci gün Safranbolu'yu ziyaret ettik çok tatlı ve şirin mimarisi var.Geleneksel Türk toplum yaşantısının bütün özelliklerini günümüze taşıması ve kendini zamana karşı saklamış olması, Safranbolu’yu Korumanın Başkenti unvanına kavuşturmuş.Sahip olduğu zengin kültürel mirası sayesinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu Dünya kenti yapmış ve Safranbolu, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmış.Safranbolu, tarihi evlerinin yanı sıra kanyonları ile de ünlü bir yer, çok sayıda kanyon var. Bu kanyonlardan en dikkat çekeni olan Tokatlı Kanyonu'na gitmeye karar verdik.Hava bulutlu fakat yağmur yağmıyordu.Yarım saat sonra aniden yağmur başladı geri dönmek istemiyorduk gitmeye kararlıydık.Şemsiye altında hafif ıslansak bile kanyona ulaştık. Girişin ücretli olduğu kanyon çeşitli aktivitelerin yapılabildiği bir yürüyüş ve etkinlik alanı haline getirilmiş 3 lira vererek bu güzelliğin tadını çıkarabilirsiniz.Girişte İncekaya Su Kemerini göreceksiniz burası Safranbolu'nun su sıkıntısını çözmek için yapılmış.Ahşap merdivenlerden inerken Cam teras sizi bekliyor olacak Uşak'taki cam terastan küçük ama yine de üzerinde yürürken ya kırılırsa düşüncesi ile sizi heyecanlandırabilir. Eğer Eski Çarşı yönünden gelirseniz giriş için ücret ödemiyorsunuz bilginize. Kanyonda yapılan aktivitelere katılmak isterseniz, bunlar için ayrıca bir ücret talep ediliyor.Yürüyüş parkuru olarak yaklaşık 9 km’lik bir parkur. Acele etmeden ve doğanın keyfini çıkararak yapacağınız bir yürüyüşle 2 saatte kanyonun diğer ucundan çıkabilirsiniz. Kanyonda yürüyüş yaparken etrafınızda koşuşturan sincaplar ve kuş cıvıltıları insana ayrı bir neşe katıyor.At ve kazlarda var.Kanyonda dilerseniz ata binebilir ya da paintball oynayabilirsiniz. Biraz soluklanmak isterseniz kanyon içindeki ağaçların gölgesine kurulmuş masalarda oturabilirsiniz ve ağaçlarda salıncaklar da var.

Tokatlı Kanyonu 

Safranbolu evleri

Safranbolu da köçekli düğünler
  Ertesi gün Bolu'ya gitmek için yola çıktık ilk durağımız Gölcük Tabiat Parkı sınırlarında yer alan küçük ama çok sevimli bir göl olan Gölcük gölü oldu.Bol oksijenin ve tertemiz bir doğanın olduğu Gölcük Tabiat Parkı’nda yapılacak en güzel şey sakin sakin yürümektir.Döşeme taştan yapılan yürüme yolunda yürürken bazı bölgelerdeki ağaçların sonbaharın etkisiyle girdiği rengarenk renk cümbüşünün göle yansıması izlemek gerçekten enfes.Sanki bir resim tablosu gibi.Buranın öyle bir büyüsü var ki Güneş nerede olursa olsun, güzel kareler çekebilirsiniz.Gölcük Tabiat Parkı’ndaki kartpostallardaki o meşhur ev  Orman Bakanlığı’na bağlı, devlet ile ilişkisi olmayan kişiler konaklayamıyor yani bir nevi özel misafirhane.Gölcük Tabiat Parkı’na giriş ücretli. Araç girişi 12 TL şahsi girişlerde ise kişi başı giriş ücreti 4 TL. Minibüs ve otobüslere de farklı fiyatlar uygulanıyor.


Gölcük Tabiat Parkı




  Kış mevsimi olduğu için hava erkenden kararıyor akşama kalmayalım diye dönüş yoluna geçtik ve otostop ile kalacağımız eve geldik.Ev dediysem öyle otel ve pansiyon değil gezginleri ağırlayan sosyal medya üzerinde haberleşme sağlanan özgürlük her şeydir mottosunda olan insanların sizleri herhangi bir maddi beklenti kurmadan evlerinde misafir ettikleri sistem.Dünya genelin de yaygın olan bu sistemi kullanmak isterseniz Couchsurfing Türkiye genelinde bu sistemi kullanmak isterseniz CouchRail hem aynı düşünceye sahip yeni insanlarla tanışıyorsun hem de gittiğin yerde sana rehber oluveriyorlar.Bence bundan daha güzel bir şey yok.Bir gecede Bolu'da kaldıktan sonra sabah Eskişehir'e gitmek için tekrar yola çıktık.Bizi Süleyman isimli bir amcamız aldı amca dediğime bakmayın ruhu o kadar genç ki böyle bir insan daha önce hiç görmedim.İlk önce İzmir'e gideceğim dedi yola devam ettikçe Kıbrıs'a mı gitsem ben dedi vazgeçti sonra İstanbu' a gitmeye karar verdi.Çıkmış yola ama ne yapacağını bilmiyor. 55 yaşında olduğunu yurt dışında heavy metal ve rock konserlere gittiğini söyledi.Tam bizim kafadan birisiydi. Sohbet ilerledikçe bize '' gençler korkmazsanız gaza basacağım'' dedi.Yalnız araba zaten 190 ile gidiyor.Şoför sensin istediğin gibi takıl abi dedik.Sonra' 'kafa sallamalı müzikleriniz var mı? konserdeki gibi kafa sallayalım''dedi.Telefondan disko müzikleri açtım Süleyman abimiz gaza daha da bastı. Arabanın içinde bu sefer üçümüz kafa sallamaya başladık.Hızlı ve eğlenceli bir yoldan sonra Eskişehir'e en yakın yol ayrımında indik. Arabadan inerken ' 'paranız var mı?' ' ``diye sordu. Ne kadar var desek teşekkür etsek bile ısrarla bize 100 lira verdi.Eskişehir'e geldiğimizde kalacağımız eve giderek çantaları bıraktık ev sahibi evin anahtarını bile verdi.Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi haricinde ki diğer müzelerin ücretli ve özel müze olduğunu gördük çoğuna girmedik.İl kültür ve turizm müdürlüğü web sayfasında şehirlerde ki gezilecek başlıca yerleri ve yol güzergahlarını güzel bir şekilde harita halinde oluşturmuşlar.Genelde gezerken bu yöntemi kullanıyorum.Daha birçok telefon uygulaması ve web siteleri mevcut fakat onlara burada tek tek yer vermek yerine ayrı bir başlık altında toplamayı düşünüyorum.Aslında Eskişehir bir günde gezilecek bir yer değil ama biz gezebildiğimiz kadar yeri gezdikten sonra gece kalacağımız eve geldik.Ev sahibi gece vardiyasında çalıştığı için gündüzleri istirahat ediyormuş evde otururken bir saat sonra arkadaşları geldi içlerinden birinin cezası bitmiş cezaevinden çıkmış başladı cezaevi anılarını anlatmaya adamın elinden tespih düşmüyor ağır abi kalıbına girmiş bir kere,suç işlemek için yaratılmış sanki ne anlatsa ağzımız açık onu dinledik.Muhabbet ilerledikçe belinden silahını çıkartıp ben boş gezmem gençler diyerek silahı hakkında  bize  bilgiler vermeye başladı.Silahını bozup tekrar topluyordu.Sonra silahı bize verdi '' hadi birde siz toplayın'' dedi ilk başta tereddüt etsek de bir süre sonra silahı biz bozup tekrar toplamaya başladık.Askerden sonra elime ikinci silah alışımdı.Hızlı yaşa genç öl kavramı adeta bu adam da toplanmış  cezaevine girmeyi hobi edinen bu adam ile ev sahibi ile işe gidene kadar muhabbet ettik sonra beraber evden çıktılar ev bize kaldı.Arkadaşa dönüp nereye düştük lan biz dedim.Aslında her ne kadar tehlikeli de gözükse yolda yaşadıklarım beni mutlu ediyor yeni maceralara atılmamı sağlıyor ve anlatacak, yazıya dökecek ileri de vay be bunu da yaşamışız diyeceğim kişisel bir hazine oluşturuyor.  

Sazova Kültür Parkı Masal Şatosu

Korsan Gemisi

  Bir gece bu evde kaldıktan sonra sabah toparlanıp anahtarı eve bırakarak Eskişehir'e 80 km uzaklıkta bulunan Han ilçesinin Yazılı köyündeki Midas Antik Şehri'ne gitmek üzere yola çıktık.Seyitgazi ilçesine kadar rahat geldik hem yürüyor hemde otostop çekiyorduk Yazılı köyüne giden yol ayrımına kadar kimse almadı 3 km yürümüşüz.Ana cadde de bile bu kadar az araç geçiyor ise köy yolunu düşünün artık.Yol ayrımına geldiğimizde köy yolu olduğu için hiç araba gelmiyordu.25 km sonra antik şehir de olacaktık fakat araba gelmez ise gidemiyorsunuz.Yarım saatte bir geçen arabaların da hiç biri almadı herhalde 2 saat o yol ayrımında bekledik. Sonra arkası açık bir kamyonet bizi aldı oda ancak  5 km ilerideki köyün çıkışına bıraktı.Tekrar beklemeye başladık o kadar ıssız ki yol kendimizi sanki çöle düşmüş gibi hissettik.Bazen insan kendini sorguluyor neden buradayım diye  sinirleniyorsun ama tüm olumsuzluklara rağmen devam ediyorsun.Rotandaki o hedefe ulaştığın zaman ise her şeyi unutup anın tadını çıkartıyorsun.Hava kararmak üzere olduğu için antik şehre gitmekten vazgeçip tepelik bir bölgeden aşağıya doğru inerek içinden geçtiğimiz köyde bir gece kalıp sabah tekrar devam etmeye karar verdik.Köye giderken tarlaların kenarında hayvancılık yapan köylülerin köpekleri bizi fark etti ve üzerimize doğru koşmaya başladılar.Yanımdaki arkadaşın köpek fobisi olduğu için hemen su deposuna koşmaya başladı o koşunca bende çantamı yere atıp koşmaya başladım.Biz su deposuna çıkıp yüz üstü uzandık ardından 7 yada 8 tane dev gibi köpek su deposunun etrafında koşup havlamaya başladı bir kısmı tarlalar da yeri koklayarak bizi arıyordu.Bazılarının boyunlarında demirden yapılmış dikenli tasmalar vardı.O köpekler bizi su deposunun üzerin de görseydi eğer koşarak zıplar ise çıkabilir diye tahmin ediyorum.Arazi de başka çıkabileceğimiz bir şeyde yoktu tarla ortasında bir buçuk metre yüksekliğindeki su deposundan bahsediyoruz. Hiç hareket etmeden yüz üstü yatarak sadece gitmelerini bekledik o an bizi parçalayacaklarını bile düşündüm. Yarım saat sonra köpekler tekrar köye indiler.Bizi görmemelerinin sebebi bence havada ki rüzgardı.Çünkü bizim kokumuzu tepeden aşağı doğru götürmüş olabilir.Köpekler gittikten sonra tekrar geldiğimiz yola geri döndük.Keşke o köye doğru hiç gitmeseydik diye düşündüm biz su deposunun üzerindeyken yoldan arabalar geçti.Bu sefer ümitsiz bir şekilde yolda beklemeye başladık.Hava kararmak üzereyken bir toros geldi ve durdu. O kadar çok sevindim ki arabanın resmen tekerlerini öpesim geldi bizi oradan kurtarıp 5 km ilerideki Sarıcailyas köyüne götürdü.Köye geldiğimizde akşam olmuştu camiye girdik aklımızda bu gece burada kalırız sabah antik şehre devam ederiz düşüncesi vardı.Köyden bir amca namaz kılmaya camiye geldi yaşadıklarımızı anlattık oda '' gençler cami de olmaz siz muhtar ile konuşun köy evinin misafirhanesi var sizi orada ağırlasın'' dedi.Bize muhtarın evini gösterdi.Muhtara da durumu anlatınca' 'soba var yakabilirsiniz isterseniz' ' dedi.Anahtarı çocuğuna verdi kapıyı açtı ve içeri girdik.Kanepeleri,minik bir mutfak tezgahı ve sobası olan tek gözlü ama kendimizi güvende hissettiğimiz bir yere sonunda kavuşmuştuk.Sobayı yaktık içerisi ısınınca çantadaki konserveleri çıkardık yemek yerken yaşadıklarımızı hatırlayıp birbirimize bakarak gülüyorduk.Günün yorgunluğu uykumuzu getirdiğinde uyuduk.Sabah olduğunda arkadaş grip olduğunu ve devam edersek kendisini kötü hissedeceğini söyledi ve turu sonlandırıp geri dönmeye karar verdik.Antik şehre gitmemize 18 km kalmıştı fakat şartları daha da zorlayıp hırs yapmanın gereği yoktu.Bazen olmadığını kabullenip geri dönmek gerekiyor.

Kaldığımız köy misafirhanesi

Yazılı köyü yol ayrımı

  Köy misafirhanesinden çıktıktan sonra dönüş yoluna giderken süt toplayan kooperatif arabası durdu ona bindik köy içinde birlikte yarım saat süt topladıktan sonra bizi tekrar ana caddeye getirdi.Arkadaş Uşak'ta okuduğu için Afyon üzeri Uşak'a geçtik.İki gün Uşak'ta kalarak tekrar Kayseri'ye eve gitmek için yola çıktım.Otostop ile 12 araç değiştirerek Aksaray'a kadar geldim Aksaray'a girmeden tekrar otostop çekmeye başladım.Bir araba durdu araca bindikten sonra şoför nereye gideceğimi sordu Kayseri dedim.Oda''seni, Kayseri'ye kadar götüremem ama gönderebilirim'' dedi.İlk başta şaşırdım nasıl olacak bu iş dediğimde '' bekle ve gör'' dedi. Sonra yolunu değiştirip beni otobüs terminaline götürdü.Otostop ile seyahat ediyorum desem de ısrar etmemi dinlemedi sana iyilik yapmak istiyorum dedikten sonra bana terminalden otobüs bileti aldı ve Aksaray-Kayseri arası yolculuğumun geri kalanını otobüs ile tamamladım.İyi insanların hala var olduğunu bilmek ve onlarla tanışmak mutluluk veriyor.

Aksaray terminali

0 yorum:

Yorum Gönder