Nevşehir Asyalı turistler için göz bebeği olduğu gibi benim içinde dönüm noktası olmuştur.Üniversite de okurken yemekhanenin ilan panosunda Nevşehir'e günübirlik gezi düzenlenmiş afişini gördüm.
Gezi hafta sonuydu.Numarayı arayıp ismimi yazdırdım.Hafta sonu sabah saatlerin de üniversitenin önünden otobüslere bindim.Bir saatlik yolculuktan sonra Nevşehir'e geldim sırayla sallanan köprü,çanak yapım atölyesi,Ürgüp ve peri bacalarını gezdikten sonra Uç hisar Kalesine getirdiler.Bu bölgede bir saat serbest zaman tanıdılar.Kaleye çıkıp gezerken Japonya bayraklı turist kafilesini gördüm rehberleri kaleyi gezdiriyordu.Ben aşağı inerken onlarda benden sonra indi.O an hatıra olsun diye fotoğraf çektirmek istedim.İstedim tamam ama turistler Japonca konuşuyor İngilizce de bilmiyordum acaba nasıl anlatacaktım.Sadece okullarda gördüğüm ingilizce derslerinde aklımda kalanlar vardı.Telefondan İngilizce-Türkçe sözlük ten çevirip turistlerle konuşmaya çalıştım bir şeyler söyledikçe onlarda konuşuyordu ama yine hiç bir şey anlamadım.Bu şaşkın telaşım bir anda turistlerin ilgisini çekti.El kol işaretleriyle anlaşmaya çalışırken sonunda fotoğraf çektirmek istediğimi anladılar.Etrafım bir anda Japon turistlerle doldu.
Ortam komik ve eğlenceli olmuş konuşamasak bile el hareketleri veya telefondaki sözlük yardımıyla biraz olsa da anlaşıyorduk.Kafilenin içindekilerden birisi çok hoşuma gitmiş ilgimi çekmişti.O çekik gözler miydi acaba beni büyüleyen ? Şimdi nasıl konuşacaktım acaba derken telefondan internete girip ''numara nasıl sorulur ?'' diye yazdım.O heyecanla kıza hemen gidip ''What's your phone number ?''dedim.İyi ki ingilizce biliyormuş.Aralarında japonca bir şeyler söylediler ve gülmeye başladılar.Ben acaba ne dediler diye merak ederken ''okay'' dedi.Telefonunu çıkarıp numarasını yazıp bana gösterdi.Bende hemen telefonuma yazdım.Kızın yanında kiler beni kız ile yan yana getirip fotoğraflarımızı çektiler.Sonra alkışladılar acaba ne oluyordu ?Japon bir erkek geldi koluma girdi otobüse bindirmeye çalıştı.Ne olup bittiğini anlamadan az çok tahmin ettim herhalde o kızla birlikte beni alıp ülkelerine götürmek istemişlerdi.Sonra rehberleri gelip bir şeyler söyledi ve kafileyi otobüslerine bindirdi.El sallayarak ayrıldık.
Gezi devam ediyordu fakat benim aklım Japon kızdaydı.Nevşehir'de birkaç yere daha uğradıktan sonra akşam üzeri gezi sonlandı.Kayseri'ye dönmüştük acaba şimdi kız ile nasıl konuşacaktım.Numarasını facebook ta haftalarca arattıktan sonra iki hafta sonunda buldum ve istek gönderdim ismi ''Kumiko'' idi.Tokyo, Kanagawa da yaşadığını öğrendim.
Kızı buldum ama nasıl konuşulur ki iki ayrı dil.Yardımcım Google Translate oldu https://translate.google.com/ bu çeviri sistemini kullanarak dil seçeneklerine ayarlayıp türkçe yazıp japoncaya çevirebiliyordum.Üstelik ses de alınabiliyor.Kumiko biraz sohbet ettikten sonra beni tanıdı ve Nevşehir'i çok beğenmiş tekrar gelmek istiyordu.Türkçeden çevirip Japonca yazdıkça onun hoşuna gidiyordu.Translate sayesinde Japoncayı birazda olsun kavradım.Birkaç ay sonra kameralı sohbet etmeye başladık.O zamanlar MSN vardı tabi.Gerçi sohbet etme çabaları desek daha doğru olacak sayfanın altından çevirerek japonca kelimeleri heceleyerek Kumiko ile konuşmaya çalışıyordum.Ben japonca konuşurken o kamerada hatalarımı düzeltmeye başladı dil hocası gibi bana yardım ederdi.Ben yanlış konuştukça gülerdi sonra bu sohbet bizi kültürlerimizi öğrenmeye kadar götürdü.Japonya'yı araştırmaya başladım sürekli japon tarihi okuyordum.İlerde Japonya gezimde tarihini ve kültürlerini daha detaylı anlatacağım.Bizim Türk ırkına en yakın ırk Japonlar olarak belirlenmiş ve çay burada da karşıma çıktı.Japonlar yeşil çay seviyor biz türkler ise siyah çay.Hatta Japonlar çay ikramını tören şeklinde sunuyorlar buna ''Çay Seremonisi'' deniyor.Kumiko aylar sonra Türkçeyi ve Türkiye'yi öğrenmek istediğini söyledi.O da benim kültürümü öğrenmek istediği için şaşırdım aslında mutluda oldum.Japonca-Türkçe sözlük almasını söyledim.Kendisine Türkçe kitaplar bile almıştı ve biz MSN de derslere başladık bu sefer Kumiko benimle konuşuyor ben yanlışlarını düzeltiyordum.Öyle çalışkan ve azimliydi ki çok çabuk öğreniyordu orada anlamıştım Japonlar gerçekten başarılı ve çalışkan insanlar.Onun Türkçe öğrenmeye çalışması benim işime geldi ve Japonca öğrenmeyi bıraktım artık sadece Türkçe üzerinden anlaşıyorduk o anlamasa bile kendisi Türkçeden Japoncaya çevirip anlıyordu.Telefondan konuşmalara bile başlamıştık.Günlük dersler ve sohbet derken Kumiko olmadan gün geçmemeye başladı birbirimizi sürekli keşfettikçe aramızdaki bağ güçlendi.Artık zamanla arkadaşlık farklı bir boyut almış birbirimizden hoşlanmaya başlamıştık.Aşk başlamıştı ben Japonca aşk cümleleri söyledikçe oda bana Türkçe romantik kelimeler söylerdi.Bu kadar zor olsa da bir yılı bitirmiştik.
Çevremdeki insanlar artık yavaş yavaş Kumikoyu öğrenmiş üniversitedeki arkadaşlarımla sohbet ederken beni '' Japon '' diye çağırmaya başlamışlardı. Akrabalarda duyduktan sonra baya dalga konusu oldum.Sürekli ''neden japonlar ?'' ''Türk kızları bitti mi?'' soruları gelmeye başladı.Cevap vermiyordum sadece gülüyordum çünkü uzattıkça uzatırlar.Hatta babaannem bile ''bana gavur gelin getirme gebertirim seni '' derdi.Kumiko bana Japonyada ki ev adresi verdi sürekli çağırmaya başladı ama gidemedim.Çünkü Japonya çok pahalı bir ülke.Ben ona ev adresimi vermiştim ve yemek çubukları göndermek istedi.Japonya'da, insanlar, yemek çubuklarına ''waribashi ''(ayrılmış yemek çubuğu) veya ''Hashi'' derler.(Hashi Japonca'da köprü anlamındadır).Bir süre sonra yemek çubukları geldi.Çubuklar gelince bana nasıl kullanılacağını öğretmeye çalışıyordu ama bir türlü beceremedim.Sabah kahvaltısında çubukları çıkardım ailem beni sofrada garip garip izlemeye başladılar.Babam ''kaşık çatal yok mu iyice sapıttın sen '' dedi.Sofrada yiyeceklerden almaya çalışırken bir türlü tutamadım zeytini tam aldım ağzıma götürürken annemin çayına sıçradı ve içine girdi annem ''Allah akıl fikir versin kimlere özeniyorsun'' dedi ve gülmeye başladık.Ama hırs yaptım o çubuklarla yemek yemeği öğrenecektim.Bir kaç hafta sonunda artık çubukları kullanabiliyorum ve tüm öğünleri yiyebiliyordum.Kumiko bunu görünce tebrik etti ve ben artık uzak doğu dövüş sanatlarına merak sardım.Kung-Fu savunma sporu ilgimi çekti ve kursa yazıldım haftanın üç günü antrenmana gitmeye başladım.Üniversite çıkışı antrenman akşama ise Kumiko ile sohbet ediyordum bu beraberlikten çok zevk almaya başladım ve gözüm hiçbir Türk kızına bakmaz oldu Japonya bende adeta farklı bir etki oluşturdu.Japonya,Kore,Vietnam,Tayland,Bangkok,Singapur derken beni facebook üzerinden diğer ülkelerdeki insanlar da eklemeye başladı.
Asyalı arkadaşlarım çoğalmaya başladı.Sinemaya sadece uzak doğu flimlerine gidiyordum bilgisayardan ise sürekli Kung-Fu üzerine flimler izlemeye başladım.Bu tutku bende hastalık seviyesine kadar ulaştı.Kumiko bu davranışlarımdan dolayı benden çok etkilendi ve yine bir akşam sohbet ederken benimle evlenmek istediğini söyledi.O an sanki şok geçirmiştim ve çok istekliydi kabul edersem kendi dininden vazgeçip Müslüman olmayı bile kabul edeceğini açıkladı.Hiç aklımdan geçirmediğim bir şeydi evlilik aslında beni evliliğe karşı soğutan sebepler neydi bilmiyorum ama bu isteği beni Kumikoya karşı aniden soğuttu.Tamam her şey çok iyi tutkulu bir bağ var aramızda fakat evlilik bana göre farklı bir şey ona evlilik istemediğimi söyledim.Sonra aniden birbirimizden istemesek te uzaklaşmaya başladık.Aramızdaki iletişim kopmuş artık eskisi gibi heyecan yoktu.Kumiko Japonya daki Türk insanların işlettiği dükkanlarda vakit geçirmeye başlamış Türk çevre edinmek istediğini anladım.Türkiye den insanlar eklemeye Türk sayfaları beğenmeye başladı artık haftada bir kez muhabbet ediyorduk.Birini bulup evlenip Türkiye'ye kesin dönüş yapma planı vardı.Ben askere gidene kadar konuştuk.Bana başka bir Türkten hoşlandığını söyledi.Ben gidince birini bulmuş ve Türkiye'ye kesin dönüş yaparak evlenmiş.Benim sayemde Türkleri bu kadar sevmiş aramız evlilik konusu yüzünden bozulsa da dil,din,ırk,kültür ve daha birçok yönümüz farklıydı evet önemli olan aslında mesafe değil kalplerin bir olmasıydı.Sadece Nevşehir de bir gezide karşılaşmamızla iki buçuk yıl birbirimize bağlanmıştık ve ben onun sayesinde Japonya ve kültürünü tanıdım.
Masal gibisin yakışıklı :)
YanıtlaSil