Tünel İçerisinde İndirildik

  Üç arkadaş 23 Nisan da oluşan o ara tatili fırsat bilip Kahramanmaraş'taki arkadaşımızı görmek  hemde Maraş'ı gezmek için Kayseri'den otostop ile yola çıktık.


  Kayseri'nin Sarız ilçesindeki Kemer Köyünde beraber yola çıktığım arkadaşımın birinin dedesine ait köy evi vardı.Akşam üzeri çıktığımız için yola gece devam etmek istemedik. Bir gece bu evde kaldıktan sonra sabah Maraş'a gitmek için tekrar yola çıktık.Yolda beklerken kamyonet durdu önde üç kişilik yer olduğu için ben arka kasaya bindim.Kasanın her tarafı kapalı dışarıyı göremiyordum.Matı çıkartıp üzerine yattım.Bir saatlik yolculuktan sonra tek atış ile Maraş'a geldik.Maraş'ta görüşeceğimiz arkadaş bizi karşıladıktan sonra Başkonuş Yaylası'na gitmek için hareket ettik.Kahramanmaraş'ın yemyeşillikler içerisinde ki tabiat harikası.Yolu asfalt ve ulaşımı kolay.Merkez ile yayla arası otomobil ile 45 dakika sürdü.Rakımı 1850 metre.Yeşil çimen kaplı küçük bir platonun her iki yamacı çam, mezdeği, kamalak ve meşe ağaçları ile kaplı. Tertemiz havası, soğuk suları ve ormanları birbirleriyle adeta kucaklaşmış durumda. Kışın dağ turizminin, yazın ise piknik ve spor turizminin yapıldığı seçkin bir yer.Yayla ağaçları arasında gözüken zirveye çıktığınız zaman doğanın büyüsüne kapılarak uzun uzun manzarayı izleme isteği oluşuyor.Yaylanın gerçek sahipleri koruma altına alınan geyikler.

Başkonuş Yaylası



  Yaylada bir gece kamp yaptık.Sabah olduğu zaman yayladan inerek Kahramanmaraş Müzesine geldik. Müzede mozaik salonunda sergilenen Germanicia mozaiklerinin keşfedilme hikayesi çok ilginç.Salonda sadece bir kısmı var diğerleri bulunduğu mevcut yerde arkeopark adında projenin tamamlaması sonucunda turizme açılacakmış.O bölgeye şu anda kamulaştırma problemleri olduğu için sadece özel izin ile girilebiliyor.Biz müzedekileri gördüğümüz ile kaldık.Antik haritalarda ve yayınlarda Germanicia, Maraş ili sınırları içerisinde gösterilse de antik kente ait şehirde ayakta hiçbir kalıntı yok. 2007 yılının Ağustos ayında kaçak bir kazı sonucunda bir parçası bulununcaya kadar tam yeri tespit edilememiş. 2007 yılında müzeye yapılan bir ihbarda Dulkadiroğlu Mahallesi’nde gecekonduların yoğun olduğu bir bölgede kaçak kazı yapıldığı, mozaik bulunduğu ve mozaiklerin kesilerek satılacağı bildirilmişse de ilk etapta şahsın söylediği mahallede mozaik bulunması imkansız görünmüş ve önemsememişler. Çünkü “yıllardır yerleşim yeri olarak kullanılan bu mahallelerde evler yapılırken mozaikler fark edilirdi, tescil edilirdi” gibi düşüncelerle söz konusu eve gidildiğinde, iki katlı bir evin alt katında bulunan odanın zemininin ev sahibi ve kiracı ortaklığıyla gizlice kazıldığı ve zeminin 60 cm. altında bir Roma villasına ait taban mozaiği bulunduğu görülmüş.Antik kentin Dulkadiroğlu, Bağlarbaşı ve Namık Kemal mahallelerini kapsayan 146 hektarlık bir alanı kapsadığı tespit edilmiş.Zenginliğin, gücün ve ihtişamın bir göstergesi olarak döneminde villaların tabanlarını süsleyen mozaikler, bugün yok olmuş bir uygarlığın, bir kentin, Germanicia antik kentinin günümüze taşınmasını sağlamış.

Germanicia Mozaikleri


  Maraş filinin olduğu salona geçersiniz fil sizi heybeti ile karşılıyor. Maraş Fili MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nin simgesi olmuş.Afrika’dan kalkıp Antarktika ve Avustralya dışında, hemen hemen dünyanın bütün doğal, yaşanabilir, karasal alanlarına yayılan Maraş Fili’nin (Elephas maxima asurus) boyu 6 m’ye, ağırlığı ise 5 tona yaklaşıyor. Anadolu’da yaşadığı bilinen en büyük canlılardan biridir aynı zamanda. Türkiye’deki paleontolojik kalıntılarına Kahramanmaraş, Amik Ovası, Erzurum ve Ankara ‘da rastlanmıştır. Literatürde Maraş Fili olarak geçmesinin nedeni ise bütün gövdeyi oluşturacak kalitede korunmuş birçok iskeletin sadece Maraş’ta çıkarılması.Birkaç bin yıl sonra bir mucize gerçekleşmiş, Gâvur Gölü’nün insan eliyle tamamen yok edilmeye çalışılması sırasında, insanoğlunun bir zamanlar bölgede yaşadığını çoktan unuttuğu Maraş Fili küllerinden yeniden doğmuş.Anadolu’da nesli çok değil birkaç bin yıl önce insanoğlunun yaşam alanlarını sınırlandırması sonucu tükenmiş.Fillere can verecek kadar önemli bir yaşam kaynağı olan Gavur Gölü 8000 yıl önce bölgedeki Domuztepe’ye insan yerleşimiyle tahrip olmaya başlamış.Maraş Fili, bugün hala akraba türleri Asya’da yaşamını sürdürse de, tarih sahnesinden 2000-3000 yıl önce silinmiş.Yakın tarihe kadar devam eden kurutma ve tarıma açma çabalarına rağmen hala bölgenin en önemli sulak alanı konumunda olan Gâvur Gölü bataklığının, 1970’de tamamen kurutulması çalışmaları sırasında, file ait ilk bulgularla karşılaşılmış.Yetkililer tarafından yapılan çalışmalar sonucunda çıkarılan parçalar bir araya getirilmiş ve 3500 yıl önce yaşadığı tahmin edilen filin Türkiye’de ilk kez tam iskeleti MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nde 1974’te sergilenmeye başlanmış.

Maraş Fili  (Elephas maxima asurus) 

 Müzede önemli eserlerden biri daha olan Maraş Aslanı II. Halpuruntaş dönemine ait olan heykel üzerinde bulunan hiyeroglif yazıtlar Gurgum Krallarının soy ağacını vermesi bakımından oldukça önemli.Geç Hitit Krallıklarının başkentlerinde, özellikle kapı girişlerinin her iki tarafına bu türden aslan heykelleri dikilirmiş. Maraş örneği daha küçük olmakla birlikte, Aslan Heykelinin özellikle sırt kısmının ve duvara bitiştirilecek sağ yanının düz olması, Maraş-Gurgum kentinin kapı girişlerinde kullanılmış olma olasılığı yüksek.Daha önce Kahramanmaraş Kalesinde iken 1886 yılından itibaren İstanbul Arkeoloji Müzesi-Eski Şark Eserleri Müzesi'nde sergilenmeye başlayan yazıtlı Maraş Aslanı, 2012 yılı Ekim ayı Bakanlık Makamı onayına istinaden 30 Ağustos 2013 tarihinde Kahramanmaraş Müzesinde sergilenmek üzere kendi yurduna getirilmiş.


Heykel üzerinde bulunan hiyeroglif yazıtın çevirisi :

“Ben prens Halparuntaş
Gurgum şehrinin kralı
Vali Layamaş’ın ilk oğlu
Kahraman Halparuntaş’ın torunu
Cesur Muvataliş’in torun çocuğu
Prens Halparuntaş’ın torununun torunu
Kutsanmış Muaviş’in torununun torun çocuğu
Büyük Layamaş’ın torununun torununun torunu,
Vali Layamaş’ın soyundan
Tanrılar tarafından sevilen,
Halkın tanıdığı, uzak ülkelerde bilinen,
Yüce ve lütufkâr kral beni ve atalarımı seven tanrılar
Beni babamın tahtına oturttular
Harap olmuş yerleri tekrar ayağa kaldırdım
Tarhunzaş ve Ea’nın izniyle bu şehirleri ihya ettim…”

Maraş Aslanı
  Müze gezisini bitirdikten sonra dönüş vakti geldi ve Kayseri yoluna doğru yürüdük. Şehir içerisinde uygun otostop alanı olmadığı için şehir dışına yakın bir yere geçerek otostop çekmeye başladık.Biraz bekledikten sonra araç çekicisi durdu bize uygun güzergah üzerinde 30 km gittikten sonra indik tekrar otostop çekmeye başladık ama duran olmadı. Ortalama bir saat sonra lüks bir araba önce almadı fakat ileriden dönerek ters yönden tekrar yanımıza geldi.Araçta iki kişi vardı Göksun ilçesine kadar götürebilirim dediler ve arabaya bindik.Adamlar normal tavırlar sergilemiyorlardı.Müziği açıyor kapatıyor, telefondan kadınlar arıyor, camları açıyorlar, bize bakıp bakıp gülüyorlardı.İş adamı olduklarını ve bugün çok içtiklerini söylediler.Bizdeki de şans sarhoşlara denk geldik. Artık kaç şişe içtiler ise bilmiyorum bu şekilde yola devam ettik.Göksun'a giderken dağların arasından eski yola girdiler birkaç km gittikten sonra anlamsız bir şekilde bizi dağların arasındaki tünele geldiğimizde '' çantalarınızı alın ve inin lan aşağı'' diyerek indirdiler.Bizi oraya indirdikten sonra hızla gittiler. Yol eski ve dağların arasında olduğu için araç geçmiyordu. Herkes yeni yolu kullanıyormuş.O ıssız yoldaki tünelden çıkarak yeni yapılmış işlek yola bir saate yakın bir sürede yürüdük.O kadar çok zaman kaybı yaşadık ki bizi tünelde indirdikleri için hala Maraş'tan çıkamamıştık. Üstelik havada kararmak üzereydi arkadaşın birinin yarın mesaisi olduğu için mecbur gitmemiz gerekiyordu.Gece otostopu yapacaktık başka çare yoktu.Yeni yolda on beş dk bekledikten sonra sonunda biri durdu ve Göksun' a kadar getirdi.Göksun'dan ise Kayseri'nin Tomarza ilçesi yol ayrımına kadar geldik araç Develi'ye gideceği için bu ayrımda indik ama arkamızı döndüğümüzde cezaevi önünde olduğumuzu anladık akşam olduğu için cezaevi görevlisi elinde fener ile bizden şüphelenerek yanımıza geldi.Bize şöyle bir baktı otostopçu olduğumuzu anladı '' köpekler var dikkat edin '' diyerek gitti.Cezaevi önünde de yarım saat bekledikten sonra bir araba aldı ve Kayseri'ye sağ salim bir şekilde geldik.

Bizi indirdikleri tünel

0 yorum:

Yorum Gönder